Ana içeriğe atla

Mucize

             

Mucize   
       

kelimelerle girdiğim tüm yollar sana çıkıyor.
bilmedin ve görmedin, anlamadın da.
savruldum veya kanadım..
kimin umurunda?

satırlar içime döküldü
çağın tüm çıplaklığını kelimelerde ve
aynalarda ve oradaki insanlarda gördüm inan,
inan ve eğil
kulak ver, orada ki insanlar yok oluyorlar.

hangi şiir beni bu hale getirdi,
hangi şair beni derinden etkiledi.
bilmiyorum.
hangi kalem beni uçuruma götürüp,
ucundan döndürdü 
ve hangi kadın
beni o uçurumdan aşağıya düşürdü.

içime dolan her şeyi o masaya ve kağıda ve
kaleme kustum ben.
rahatladığımı sandım ama sabah uyandığımda
kustuğum kelimeler 
kapının eşiğinde beni bekliyorlardı
uyan, diyorlardı sanki
uyan ve içine al bizi.
uyandım ve içime aldım,
sustum,konuşmadım.

sonra
bir şiir kendi kendine yazıldı,
elimi ve kalemimi oynatmadım
bu sefer ben şiire değil 
şiir derdini bana döktü
sahi, şair mi şiire dökerdi içini
yoksa şiir mi şaire?

bir ateş yıllardır yakıyor beni,
bir şiir yıllardır anıyor beni
o şiir yıllardır arıyor bu bedeni..

çıkacağım bu kuyudan 
çıkacağım ve ilk çiçeklere ve 
çocuklara sarılacağım.
inancımı astığım darağacına koşup
inançlarımı ve umutlarımı kurtaracağım
o gece astığım şiir de dahil
tüm herkesi,
ölmüş bedenleri, yakılan cesetleri
kül olan ruhları,
isa'yı da çarmıhtan kurtaracağım
ve yaşanan tüm mucizeleri 
görmüş insanlara soracağım
bu mucize gerçekten oldu mu?
nuh'un tufanı içimde koptu 
gördünüz mü?
gördünüz mü, musa'nın asasıyla yere vurarak
yardığı deniz içimde yarıldı..
eyyüb'ün duasıyla serap ve çöller 
içimde su oldu,
hud o rüzgarı benim tarafıma çevirmek 
istedi, o rüzgar beni savurdu
bunu gördünüz mü?
ve isa tüm ölüleri diriltti de 
içimdeki ölüyü diriltemedi,
bu en büyük mucizeydi bunu da 
gördünüz mü?






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlı Hukukunda Evlenme ve Boşanma

1.       İSLAM’DA EVLENME VE NİŞANLANMA    İslam aile hukuku genel olarak ‘’ahval-i şahsiye’’ –yani şahısların hukuki varlıklarıyla ilgili olan hukuki halleridir- diye ifade edilmektedir. Bu ‘’ahval-i şahsiye’’ deyiminin ise anlam yelpazesi oldukça genişti.  Evlenme, velayet, boşanma vs. gibi konuları içinde barındırırdı. İslam hukukunda evlenmeyi ifade etmek için kullanılan terim ‘’nikah’’ idi. Kelime anlamı ise cinsi münasebet idi. Nikah ise bu cinsi münasebeti meşru kılıyordu. İslamiyet’te evlenmenin klasik tarifi ise erkeğin yanında duran bir tarifti. Şöyle ki Roma hukukundan bu yana evlenmek, karı koca arasında hayat ortaklığını ifade ederdi. Fakat kilise bu yorumu yani evlenmeyi, eşlerden, her birine diğerinin vücudundan faydalanma hakkı olarak değiştirmişti. Klasik İslam evlenme tarifi de işte böyleydi. Hatta İslam’da kadının erkeğin vücudu üzerinde herhangi bir hakka sahip olması söz konusu bile değildi. Bu anlayış yalnızca Hanefi mezhebin...

Oryantalizm Üzerine I

1. Chateaubriand’ın Doğu’ya Seyahati 1.1. Doğu’ya Bakış      19. yüzyıldan itibaren oryantalizm ve seyahatnamelerde ‘’Doğu’’ siyasi bir anlam kazanmıştı. Genel olarak ‘’Doğu’’, ‘’Batı’’nın gözünde, ‘’öteki’’nin yaşadığı, bolluk ve beraket ülkesiydi. [1] Hz. İsa’nın doğduğu, Hıristiyanlığın yayıldığı ve Hz. İsa’nın Romalılarca çarmıha gerildiği   ‘’kutsal toprak’’tır. Doğu’ya seyahat eden her seyyah yolculuğunu ölümsüzleştirmek ve evde kalanlarla paylaşmak istemişti. 19. Yüzyıl Fransız yazarı, politikacı ve diplomat olan François Rene de Chateaubriand da seyahatname yazmış ve ‘’Doğu’’ya çok farklı bir gözle bakmıştı. Bu seyahatnamesini yazmak için 1806-1807 yılları arasında, Paris’ten Kudüs’e, Mora, Yunanistan, Ege Adaları, İzmir, İstanbul ve son olarak Doğu’yu kapsayacak yolculuğa çıkmıştı. [2] Chateaubriand, yaptığı bu doğu seyahatine dair gözlem ve izlenimlerini Paris-Kudüs yolculuğu adlı eserinde toplar.      Bu eser üç cilt halind...

Oryantalizm Üzerine II

2. Bir Lady’nin Doğu Seyahati 2.1. Lady Montagu ve Türk Hamamı Lady Montagu, Batılı seyyahlar arasından kendisine ayrı bir yer edinmeyi başarmış bir seyyahtı. Bu başarısını da şüphesiz Osmanlı İmparatorluğu’nu kendinden önceki erkek seyyahlardan daha farklı yorumlamasıyla olmuştu. Türkiye Mektupları ’nda şöyle diyecekti: ‘’Sıcak su kaynakları ile ünlenen Sofya’da en çok dikkatimi çeken şey hamamlardı.’’ [1] Lady Montagu, mektuplarında gittiği güzel bir hamamı tasvir etmişti. İlk bölümde hamamın giriş kapısını ve orta yaşın üstünde, güler yüzlü birileri tarafından karşılandığını, ikinci bölümde sıcak ve soğuk su çeşmelerinin bulunduğunu ve kadınların mermerlere uzanarak yattığını üçüncü bölümde de buhar ve kükürtlü suların varlığından bahseder. Fakat Lady Montagu seyahat elbiselerinin üzerinde olması sebebiyle banyo yapamamıştır. Hatta kadınların kendisine soyunması ve banyo yapmaları için ısrar da etmişlerdir. Lady banyo yapamamasının nedenini de kocasının izni olmadan beline bağlad...