Tabure
duyulmaz bir çığlıktır bu
herkes sağırdır.
bir daha konuşmazsın
ve anlatamadığında susarsın.
bir yağmura tutulmuş gibiyim
dinmek bilmeyen bir yağmur,
sürüklüyor bir yerlere evleri
evler ile birlikte beni
akıntıya karşı ne kadar
yüzebilir ki insan,
ve kim görebilir aydınlığı
karanlığa batmadan.
içimde yaşadığım sarsıntıları
ben size anlatamam.
hayat denen ağırlığı inanın
kaldıramam.
bu çiçekli bahçelerde yürümeyi
kim öğretti bize?
her an bir rüzgar var
görmüyor musunuz?
bizi yıkmaya çalışan,
çabalıyoruz,yıkılmayacağız diyoruz
kendimizi yerde buluyoruz.
anlattım ve döktüm kelimeleri
kelimelerle ağladım sana
kelimelerle yandım.
en çok da sana yandım
yıkılıyoruz sandın
çektim çıkardım
ceketimi çıkarıp o duvara
astım.
senin bedeninde bir
darağacı yaptım,çıktım
tabureye
kendimi astım.
dünya sarsıldı ve kelimeler
ağladı,
anlatamadın kimseye ama
sen de yandın.
çekildin o sandığın bir köşesine
oturup ağladın.
herkes sırayla yanar, unutma, dedim
güldün,inanmadın
ardımdan gelip
sen de o tabureden atladın.
Yorumlar
Yorum Gönder