Boşluk
herkes birbirine yokuştur, züleyha.
sana yokuş olana sen
düzlük oldun.
kendi yolunda ona yollar açtın.
ama sen
ama sen
dağ gibi bir yokuşu tek başına çıktın.
kandırıldın züleyha
ama yılmadın.
çıktın en sevdiğin pencereye
-seni seviyorum, diye bağırdın!
sonra
usulca çiçekleri suladın
pencereyi kapattın.
-ama seni yokuştan aşağıya nasıl attığını unutmadın-
dikenlerle dolu bir gül
bahçesine geldin,züleyha.
bir hevesle.
gözlerinin içine bakarak
her şey güzel olacak, dediydi
inandıydın, sen de.
kandırıldın, züleyha
ama yılmadın.
çıktın en sevdiğin pencereye,
-seni seviyorum lan! diye bağırdın.
sonra usulca çiçekleri suladın
pencereyi kapattın
bu sefer ağladın.
-ama seni o dikenlere nasıl ittiğini unutmadın-
her şeyi tek tek unutup
züleyha,
her şeyi tek tek unutup
girdin koluna ve çıktın bir yolculuğa.
uçurumun kenarına gittiniz
denizi ve birbirinizi seyrettiniz.
ne de güzel bakıyordun,züleyha
ne kadar sevgi dolu
ve ne kadar içten
sen yine bakışlara aldandın
ve kandırıldın,züleyha
evet!
evet,evet!
yine kandırıldın.
-ama seni o uçurumdan nasıl ittiğini unutmadın-
evet,kandırıldın züleyha
ama yılmadın.
çıktın en sevdiğin pencereye
-seni seviyorum,diye
fısıldadın kısık bir sesle
sonra usulca çiçekleri suladın
pencereyi kapatmadın
kendini pencereden
bir boşluğa bıraktın.
Yorumlar
Yorum Gönder