Ana içeriğe atla

Ali Şükrü ve Topal Osman Olayı I

 

    

Ali Şükrü Bey ve Giresunlu Osman (Topal) Ağa. Biri TBMM’nin içerisindeki İkinci Grubun önemli sözcüsü ve sert muhalifi diğeri ise Mustafa Kemal Paşa’nın Koruma Birliği Komutanı. Lozan’ın kesintiye uğradığı ve Meclis’te sert tartışmaların yaşandığı 1923 yılının Mart ayında, Ali Şükrü Bey’in aniden ortadan kaybolması yaşanan tartışmaları daha da körüklemişti. Olay, Ali Şükrü Bey’in 27 Mart 1923 tarihinde Meclis’e gitmek için evinden çıkması ve bir daha eve dönmemesiyle başlamıştı.

     İkinci Grubun önemli sözcüsü kaybolmuştu ve bunu ilk fark eden ise, kardeşi Bahriye Daire Reisi Yarbay Şevket Bey olmuş ve icâleten Başvekil Rauf Bey’e bildirmişti. Şevket Bey, Ali Şükrü Bey’in en son Karaoğlan Çarşısı köşesindeki Kuyulu Kahve’de otururken, yanına gelen Topal Osman Ağa’nın Muhafız Bölük Kumandanı Mustafa Kaptan’la birlikte gittiklerinin görüldüğü bilgisini vermişti. Rauf Bey aralarındaki konuşmayı ise anılarına şöyle yazmıştı: ’’Lozan’da müzakerelerin kesildiği günlerdi. Oradaki murahhas heyetimiz Ankara’ya dönmüştü. Bu heyetin maiyetinde Bahriyeyi temsil eden Deniz Yarbayı Şevket Bey, Milli Müdafaa Vekili Kazım Paşa’yı ziyaretle, Lozan’da bahis konusu olan bazı meselelere dair kendisi ile görüşmüş. Kazım Paşa da bana geldi. Bu hikaye ile, ‘Bir şeyler söyledi amma, denizciliğe ait olduğu için anlayamadım. Gelsin size anlatsın’ dedi. Ben de kendisini çağırttım, geldi. Kapıdan içeri girer girmez, ‘Müdafaa-i Milliye vekiline anlattıklarınız neydi?’ dememe kalmadı. Şevket Bey, bir hıçkırıkla, ‘Beyefendi, ağabeyim kayıp…’ diye ağlamağa başladı ve ağabeyi Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in, üç gündür, yani Martın 27’nci Salı günü akşamından beri eve gelmediğini söyledi. Soruşturmuşlar, aratmışlar, bulamamışlar. En son Karaoğlan Çarşısında, köşedeki kuyulu kahvede otururken, yanına gelen Giresunlu (Topal) diye mâruf Osman Ağa’nın Muhafız Bölük Kumandanı Mustafa Kaptan ile beraber kalkmış… Birlikte gitmişler. Ondan sonra gören olmamış. Şevket Bey’e otur, dedim ve derhal gereken emirleri vererek aratmağa başladım. Aynı zamanda, Osman Ağa’nın adamıyla kahveden gittiği için, bu Ağa’yı da aratıyordum. Fakat Şükrü Bey gibi o da meydanda yok. Şükrü Bey bazen ata biner, halkla temas için köylere giderdi. Acaba öyle mi yaptı diye, aratmayı köylere kadar teşmil ettim. Yok, yok… Ankara Valisi Abdülkadir Bey, jandarma kumandanı, polis müdürü, bütün zabıta kuvvetleri seferber olduğu halde, hatta kendi arabamı da arama işlerine verdiğim halde, iz bile bulunamıyor.’’[1]

     Ali Şükrü Bey’in ise kaybolduğu haberi kısa sürede yayılmıştı. Meclis içerisinde İkinci Grup bu olayı siyasi bir cinayete bağlıyor, dönemin önemli gazeteleri ise bu mühim olayı sayfalarına taşıyordu. Öyle ki, İkinci grubun Ankara’daki sözcüsü Tan gazetesinde, ‘’Müellim Bir Hadise: Ali Şükrü Bey Ne Oldu?’’ başlığıyla verilmişti. Gazetede belirtildiğine göre, Ali Şükrü Bey en son Salı günü saat dört sıralarında Merkez Kahvesi önünde arkadaşlarıyla oturmuş kahve ve nargile içmişti. Yanına gelen biriyle gittiği tespit edilmiş, kaybolmasından bir saat önce gazeteye hemen döneceğini belirterek çıkmıştı. Buna karşın geri dönmemesi üzerine arkadaşları telaşlanarak onu aramaya başlamışlardı.[2]

     Bu olay, muhalefetin de üstüne basarak belirttiği gibi siyasi bir cinayet miydi? Topal Osman Ali Şükrü Bey’i, Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle mi öldürmüştü?[3] Ali Şükrü Bey’e ne olmuştu?



[1] Osman Selim Kocahanoğlu, Rauf Orbay’ın Hatıraları (1914-1945), Temel Yayınları, İstanbul 2005, s.334-335

[2] Sonay Üçüncü, ‘’Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey’in TBMM’nin Birinci Dönemindeki Faaliyetleri’’ (Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, 2012) s.137

[3] Rıza Nur, Hayat ve Hatıram, c.III, Altındağ Yayınevi,  İstanbul, s.1172


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlı Hukukunda Evlenme ve Boşanma

1.       İSLAM’DA EVLENME VE NİŞANLANMA    İslam aile hukuku genel olarak ‘’ahval-i şahsiye’’ –yani şahısların hukuki varlıklarıyla ilgili olan hukuki halleridir- diye ifade edilmektedir. Bu ‘’ahval-i şahsiye’’ deyiminin ise anlam yelpazesi oldukça genişti.  Evlenme, velayet, boşanma vs. gibi konuları içinde barındırırdı. İslam hukukunda evlenmeyi ifade etmek için kullanılan terim ‘’nikah’’ idi. Kelime anlamı ise cinsi münasebet idi. Nikah ise bu cinsi münasebeti meşru kılıyordu. İslamiyet’te evlenmenin klasik tarifi ise erkeğin yanında duran bir tarifti. Şöyle ki Roma hukukundan bu yana evlenmek, karı koca arasında hayat ortaklığını ifade ederdi. Fakat kilise bu yorumu yani evlenmeyi, eşlerden, her birine diğerinin vücudundan faydalanma hakkı olarak değiştirmişti. Klasik İslam evlenme tarifi de işte böyleydi. Hatta İslam’da kadının erkeğin vücudu üzerinde herhangi bir hakka sahip olması söz konusu bile değildi. Bu anlayış yalnızca Hanefi mezhebin...

Oryantalizm Üzerine III

3.Alexander William Kinglake’in Seyahatnemesi 3.1. Doğu’ya Bakışı      Alexander William Kinglake, 1844 yılında Eothen adlı seyahatnamesini yazmıştı. Bu Seyahatnamesini besleyen şey ise ‘’Doğu’’ya yapmış olduğu seyahat idi. Burada görmüş olduğu günyayı figüratif bir şekilde anlatmayı tercih etmişti.      İngiltere’den çıkıp İstanbul’a gelen Alexander William Kinglake’nin seyahat güzergahı ise şöyleydi: ‘’Truva, İzmir, Anadolu Toprakları, Şam, Gaza, Kudüs gibi daha çok Osmanlı topraklarını kapsıyordu. İşte buralara yaptığı yolculuk anılarını ‘’Eothen’’ adlı seyahatnamesinde toplamıştı. Bu yolculuk bir nevi hem zorunluluktu hem de merak meselesiydi. Öyle ki o dönemde Avrupa’da önemli bir yer edinmiş erkeklerin en az bir kez Doğu seyahati yapması alışıldık bir durumdu. Schiffer’in verdiği bilgilere göre Viktorya döneminde İngiliz seyyahlarının büyük çoğunluğu yukarı orta tabaka insanlarından oluştuğu doğrultusundaydı.    ...