Ana içeriğe atla

Bir Sığınağa Koşarken





bir sığınağa koşarken 


kaçtım ve geldim işte 
merhamet kapına
vurulmuştum sonra bir şeyler karalamıştım
hançer gibi sözler söylemiştim o gece kendime
hangi yoldaydım
hangi yoldaydın çözemedim
çözmedim içimdeki düğümü yıllarca
zamanı var dediydim zamanı her şeyin
gönlünün güzelliğinde serinlemek istiyorum
işte böyle dediydim o gece kendime

her şeyin zorluğu vardır bilirim 
ama 
ama başka çarem kalmadı anla
yolun neresindeyim
yol nerede ben neredeyim bilmiyorum
merhametine sığındım
kapına geldim
bir eşikte yaklaşık üç yıl bekledim
gönlünün serin sularına girmek için

bir mektup değildi bu
bir şiirse hiç değildi
belki bir yakarış 
belki de ayrılık...

her şeyin anlamı oldun
bir mum ışığının etrafında çokça kez
düşündüm düşmemek için 
bak bu ip sağlam değil dediydim
bu köprü yıkık dökük geçmeyeyim dediydim
bu ev üzerime yıkılır bak dediydim kendime
hiçbir şeyden haberin yoktu
kaç kuş düştü yüreğimden yüreğine
çünkü başka manzaralara kapılmıştı gözlerin
bende değildi
uzun bir bekleyişteydim
bir bekleyiştin
güzel olarak nitelendirilen ne varsa 
hepsi sendin gözümde
gönlünün güzelliğinde serinlemek istiyorum 
işte böyle dediydim o gece kendime

kopan bir şeyler vardı bende
artık tutaamıyordum
suların sularıma aksın diye nice geceleri
sabah ettim bilmiyordun
çünkü başka yıldızlara bakıyordu gözlerin 
ve ben
ve ben çok çaresizdim
veya cesaretsiz 
ne dersen de adına
bense inanmak diyordum
inanmak bazı şeylere
çünkü..
çünkü bilirsin inanmak zaman alır
zaman alırdı bu devirde

işte yıllar önce sapladığım hançeri çıkarıyorum
yıllar önce attığım ok şimdi düşüyor bak 
seninle konuşurken üzerime yüreğimden 
başka muska takmamıştım
seninle konuşurken üzerime yüreğimden 
başka muska takmamıştım
işte böyle dediydim o gece kendime

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlı Hukukunda Evlenme ve Boşanma

1.       İSLAM’DA EVLENME VE NİŞANLANMA    İslam aile hukuku genel olarak ‘’ahval-i şahsiye’’ –yani şahısların hukuki varlıklarıyla ilgili olan hukuki halleridir- diye ifade edilmektedir. Bu ‘’ahval-i şahsiye’’ deyiminin ise anlam yelpazesi oldukça genişti.  Evlenme, velayet, boşanma vs. gibi konuları içinde barındırırdı. İslam hukukunda evlenmeyi ifade etmek için kullanılan terim ‘’nikah’’ idi. Kelime anlamı ise cinsi münasebet idi. Nikah ise bu cinsi münasebeti meşru kılıyordu. İslamiyet’te evlenmenin klasik tarifi ise erkeğin yanında duran bir tarifti. Şöyle ki Roma hukukundan bu yana evlenmek, karı koca arasında hayat ortaklığını ifade ederdi. Fakat kilise bu yorumu yani evlenmeyi, eşlerden, her birine diğerinin vücudundan faydalanma hakkı olarak değiştirmişti. Klasik İslam evlenme tarifi de işte böyleydi. Hatta İslam’da kadının erkeğin vücudu üzerinde herhangi bir hakka sahip olması söz konusu bile değildi. Bu anlayış yalnızca Hanefi mezhebin...

Oryantalizm Üzerine I

1. Chateaubriand’ın Doğu’ya Seyahati 1.1. Doğu’ya Bakış      19. yüzyıldan itibaren oryantalizm ve seyahatnamelerde ‘’Doğu’’ siyasi bir anlam kazanmıştı. Genel olarak ‘’Doğu’’, ‘’Batı’’nın gözünde, ‘’öteki’’nin yaşadığı, bolluk ve beraket ülkesiydi. [1] Hz. İsa’nın doğduğu, Hıristiyanlığın yayıldığı ve Hz. İsa’nın Romalılarca çarmıha gerildiği   ‘’kutsal toprak’’tır. Doğu’ya seyahat eden her seyyah yolculuğunu ölümsüzleştirmek ve evde kalanlarla paylaşmak istemişti. 19. Yüzyıl Fransız yazarı, politikacı ve diplomat olan François Rene de Chateaubriand da seyahatname yazmış ve ‘’Doğu’’ya çok farklı bir gözle bakmıştı. Bu seyahatnamesini yazmak için 1806-1807 yılları arasında, Paris’ten Kudüs’e, Mora, Yunanistan, Ege Adaları, İzmir, İstanbul ve son olarak Doğu’yu kapsayacak yolculuğa çıkmıştı. [2] Chateaubriand, yaptığı bu doğu seyahatine dair gözlem ve izlenimlerini Paris-Kudüs yolculuğu adlı eserinde toplar.      Bu eser üç cilt halind...

Oryantalizm Üzerine II

2. Bir Lady’nin Doğu Seyahati 2.1. Lady Montagu ve Türk Hamamı Lady Montagu, Batılı seyyahlar arasından kendisine ayrı bir yer edinmeyi başarmış bir seyyahtı. Bu başarısını da şüphesiz Osmanlı İmparatorluğu’nu kendinden önceki erkek seyyahlardan daha farklı yorumlamasıyla olmuştu. Türkiye Mektupları ’nda şöyle diyecekti: ‘’Sıcak su kaynakları ile ünlenen Sofya’da en çok dikkatimi çeken şey hamamlardı.’’ [1] Lady Montagu, mektuplarında gittiği güzel bir hamamı tasvir etmişti. İlk bölümde hamamın giriş kapısını ve orta yaşın üstünde, güler yüzlü birileri tarafından karşılandığını, ikinci bölümde sıcak ve soğuk su çeşmelerinin bulunduğunu ve kadınların mermerlere uzanarak yattığını üçüncü bölümde de buhar ve kükürtlü suların varlığından bahseder. Fakat Lady Montagu seyahat elbiselerinin üzerinde olması sebebiyle banyo yapamamıştır. Hatta kadınların kendisine soyunması ve banyo yapmaları için ısrar da etmişlerdir. Lady banyo yapamamasının nedenini de kocasının izni olmadan beline bağlad...