Ana içeriğe atla

düşmek günah olsaydı


düşmek günah olsaydı

işte başladık acı yüklü yolları 
tekrardan arşınlamaya 
saatler vuruyorken yüreğimi
içimde hep bir  yerlere geç kalmışlık hissi
dedim, uzun mesafeden geldim 
o kadar uzundu ki zamanın ne olduğunu kaybettim
al ve sakla şimdi beni
bilmem sandıkta bilmem yastık altında
ama sakla
ben açığa vurulmayı sevmedim ki hiçbir zaman 
açıldığım tüm denizlerde de boğuldum zaten
güvenmek bana göre değildi boğulurken anladım
ama her defasında yeniden açıldım
gemiler üstümden geçti 
gökyüzü üstümden geçti
ama ben yılmadım 

hududuma dayanan umutlara kapıları kapayalı çok oldu
açtırma bana o kapıları
açtırma ki yeniden savaşmayayım
yeniden kaybetmeyeyim
yenik düşmeyeyim
usulca kalktım işte bu masadan
ardımda umutlar
ardımda yasaklı şeyler
ardımda adem ile havva yerken yasak elmayı
ben gözlerimi kapadım
tanrım! 
ben bir günaha battım 

kırmızı çizginin ötesindeyim artık 
burada günah var mı onu da bilmiyorum
düşmek günah olsaydı keşke 
o zaman daha ihtiyatlı olurdu belki kalbim

günler seni kovalarken geceler de beni kovalardı.
çünkü zırh gibi ağırlık yapan bu acılarla daha fazla kaçamazdım ben.
kaçamadım da zaten.
oturdum kapıların önüne 
kapıları zincire vurdum 
dedim, ne kimse gelsin ne de kimse gitsin
sonra gittim pencereyi açtım
kapımı gözetledim
gelen var mı giden var mı diye
çelişkili bir insandım işte
dedim, 
düşmek günah olsaydı keşke
o zaman daha ihtiyatlı olurdu belki kalbim


01.08.2018*


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlı Hukukunda Evlenme ve Boşanma

1.       İSLAM’DA EVLENME VE NİŞANLANMA    İslam aile hukuku genel olarak ‘’ahval-i şahsiye’’ –yani şahısların hukuki varlıklarıyla ilgili olan hukuki halleridir- diye ifade edilmektedir. Bu ‘’ahval-i şahsiye’’ deyiminin ise anlam yelpazesi oldukça genişti.  Evlenme, velayet, boşanma vs. gibi konuları içinde barındırırdı. İslam hukukunda evlenmeyi ifade etmek için kullanılan terim ‘’nikah’’ idi. Kelime anlamı ise cinsi münasebet idi. Nikah ise bu cinsi münasebeti meşru kılıyordu. İslamiyet’te evlenmenin klasik tarifi ise erkeğin yanında duran bir tarifti. Şöyle ki Roma hukukundan bu yana evlenmek, karı koca arasında hayat ortaklığını ifade ederdi. Fakat kilise bu yorumu yani evlenmeyi, eşlerden, her birine diğerinin vücudundan faydalanma hakkı olarak değiştirmişti. Klasik İslam evlenme tarifi de işte böyleydi. Hatta İslam’da kadının erkeğin vücudu üzerinde herhangi bir hakka sahip olması söz konusu bile değildi. Bu anlayış yalnızca Hanefi mezhebin...

Ali Şükrü ve Topal Osman Olayı I

       Ali Şükrü Bey ve Giresunlu Osman (Topal) Ağa. Biri TBMM’nin içerisindeki İkinci Grubun önemli sözcüsü ve sert muhalifi diğeri ise Mustafa Kemal Paşa’nın Koruma Birliği Komutanı. Lozan’ın kesintiye uğradığı ve Meclis’te sert tartışmaların yaşandığı 1923 yılının Mart ayında, Ali Şükrü Bey’in aniden ortadan kaybolması yaşanan tartışmaları daha da körüklemişti. Olay, Ali Şükrü Bey’in 27 Mart 1923 tarihinde Meclis’e gitmek için evinden çıkması ve bir daha eve dönmemesiyle başlamıştı.      İkinci Grubun önemli sözcüsü kaybolmuştu ve bunu ilk fark eden ise, kardeşi Bahriye Daire Reisi Yarbay Şevket Bey olmuş ve icâleten Başvekil Rauf Bey’e bildirmişti. Şevket Bey, Ali Şükrü Bey’in en son Karaoğlan Çarşısı köşesindeki Kuyulu Kahve’de otururken, yanına gelen Topal Osman Ağa’nın Muhafız Bölük Kumandanı Mustafa Kaptan’la birlikte gittiklerinin görüldüğü bilgisini vermişti. Rauf Bey aralarındaki konuşmayı ise anılarına şöyle yazmıştı: ’’Lozan’da müza...

Oryantalizm Üzerine III

3.Alexander William Kinglake’in Seyahatnemesi 3.1. Doğu’ya Bakışı      Alexander William Kinglake, 1844 yılında Eothen adlı seyahatnamesini yazmıştı. Bu Seyahatnamesini besleyen şey ise ‘’Doğu’’ya yapmış olduğu seyahat idi. Burada görmüş olduğu günyayı figüratif bir şekilde anlatmayı tercih etmişti.      İngiltere’den çıkıp İstanbul’a gelen Alexander William Kinglake’nin seyahat güzergahı ise şöyleydi: ‘’Truva, İzmir, Anadolu Toprakları, Şam, Gaza, Kudüs gibi daha çok Osmanlı topraklarını kapsıyordu. İşte buralara yaptığı yolculuk anılarını ‘’Eothen’’ adlı seyahatnamesinde toplamıştı. Bu yolculuk bir nevi hem zorunluluktu hem de merak meselesiydi. Öyle ki o dönemde Avrupa’da önemli bir yer edinmiş erkeklerin en az bir kez Doğu seyahati yapması alışıldık bir durumdu. Schiffer’in verdiği bilgilere göre Viktorya döneminde İngiliz seyyahlarının büyük çoğunluğu yukarı orta tabaka insanlarından oluştuğu doğrultusundaydı.    ...